HERKES ÖLÜR, AMA HERKES GERÇEKTEN YAŞAMAZ.
Victor Hugo

29 Aralık 2010 Çarşamba

This is The End

Karayipler’de aysız bir gece… Etraf karanlıklara gömülü… Yıldızlar kendilerini göstermek için bir birleri ile yarışıyor. Orion tam tepede… Ursa Major, Canis Major, Taurus ve binlerce ışıl ışıl mavi nokta kırpışıyor… Çok küçüğüz... Neden anlamak istemiyoruz? Bunu bütün ruhumda hissedebiliyorum. Filika güvertede, sadece pupa fenerinin aydınlattığı dümen suyunu izlerken, büyüyen karanlıkta gittikçe küçülüyorum.

Bazı şeyleri nasıl anlatabilirsin? Kelimeler yetmiyor bazen ifade için. Ya da ben kullanamıyorum onları. Paylaşmak lazım hissedebilmek için. Belki o zaman bile yeterli olmayacak... Biliyorum bunu... Çünkü hiç anlatamadım doğru dürüst. Yılın son günleri. Yeni yıla girerken yine uzaktayım. Kuş uçumu tam 10469 km mesafe var Kadıköy ile aramda. Dünyanın çevresinin çeyreği… Evime hala çok uzağım. Evim neresi acaba? Hayatımın iki yüzü var. Deniz ve Kara. Nereye aidim ben? Kimsenin ne iyi gününde nede kötü gününde yanında olabiliyorum. Bu arkadaşlıkları nasıl etkiler? Hele ilişkileri… Bunun bana neler hissettirdiğini nasıl anlatabilirim? Biri, yüze atılan bir kırbaç gibi “Bana değer verseydin, yanımda olurdun” dediği zaman ne yapacağım? Bu lafın bir denizciye ne kadar acı verdiğini nasıl anlatabilirim? Bencillikle suçlayabilir miyim söyleyeni? Hayır. Eski değerler yok artık. Özledikçe büyüyen sevgiler kayboluyor. Belki de yoktu. Ama benim tek umudumdu.

Bir yıldız kaydı. Heyecanlandırıyor beni. Bu iyi. Yaşıyorum hala. Anlama gücüm arttıkça tat alma gücüm azaldı... Ama hepsi yitmemiş henüz. Ahab gibi olmama çok var.

1 yorum:

  1. yazı/deneme okumayı özlemişim ya, senin blogunu okudukça dank etti, gerçekten özlemişim...

    YanıtlaSil